Blog yazılarımızı okumak için tıklayın

Mutluluğun Sırları - Zorlukları Nükteyle Karşılayın

Tarih: 02.03.2023 09:00
Mutluluğun Sırları - Zorlukları Nükteyle Karşılayın
Size sorulmasından nefret ettiğiniz bir soru var mı?
Nükteli dövüş sanatında usta olun. Endişe verici soru ve durumların asabınızı bozmasına izin vermemek için, kendinize hazır cevaplardan bir repertuvar oluşturun.
Genç olduğum zamanlar, evimin yakınında bir arkadaşım vardı. Bu dostum bana neşeli dövüş sanatının çok güzel bir örneğini sundu. Burnu normalde olması gerekenden büyüktü. İnsanlar onunla sohbet ederken burnu yüzünden Trabzonlu olup olmadığını soruyorlardı. Kendisi bu sorudan rahatsız olmak yerinde onlara katılıp “değilim ama denizde sırt üstü yüzerken köpek balığı zannedebiliyorlar” derdi insanlar ise onunla gülüp dalga geçmeyi keserlerdi.
Ne kadar bilgece! Size sıkıntı veren bir özelliğiniz ya da durumunuz varsa, onun sizi kızdırması yerine, sizin ondan neşe duymanız daha anlamlı olmaz mı?
Bamtelleriniz Hangileri?
 “Nasıl oluyor da annemle babam hâlâ bamtellerime dokunabiliyorlar? ” “Çok basit. Onları sana kendileri monte ettiler.”
                                                                                                                             - BİR D U V A R YAZISI
Bamtellerinizi saptayın. Kendinizi kaybetmenize, öz güven düşüklüğüne ve dengenize yitirmenize neler sebep oluyor? Yogi Ela şöyle diyor: “Kahkaha hayatın darbelerini azaltan bir şok emicidir.” Düşününce ne kadar doğru bir söz. O hiç de komik olmayan şakalara karşı nükteler toplamaya başlayın. Yanında gerektiğinde kendisine muşta işlevi görecek hazır cümleler sunacak birisi olmasını kim istemez? 1974’de Oscar Ödüllerinin dağıtılacağı töreni David Niven sunacaktı. Şovun yapımcısı davetsiz bir misafire karşı kendisini önceden uyarmıştı (o yıl kalabalık yerlerde çırılçıplak koşarak dikkat çekmeye çalışmak modaydı). Niven de her olasılığa karşı birkaç nükte hazır etmişti. Gerçekten de programın ortasında çıplak bir adam sahneye doğru koşmaya başladı ve Niven sanki o anda aklına gelmiş gibi hemen nüktesini patlattı: “Düşünün bir kere! Bir insanın... Kısa kaldığı yerini gösterdiği için alkış aldığı başka bir durumla bir daha hiçbir zaman karşılaşamayabilirsiniz.” Bravo!
Çoğumuz profesyonel bir espri yazarının yardımını alamayacağı için, kendi muşta cümlelerimizi kendimizin geliştirmesi gerekiyor.
Sözlü dövüş sanatı seminerlerimizde katılımcılar, en kâbus dolu senaryolara uygun düşecek nükteli yanıtlar bulmak üzere mutlaka beyin fırtınaları düzenlerler. Bir keresinde, başarılı bir işadamı kendisinden hangi yükseköğrenim derecesine sahip olduğunun sorulmasından nefret ettiğini anlattı. “Üniversiteye gitmemiştim, o yüzden bu soru beni her zaman telaşlandırıyordu. Bir keresinde bir sektör konferansında bir rapor sunuyordum ve bir dinleyici bana hangi okulu bitirdiğimi sordu. Önce ne söyleyeceğimi bilemedim. Sonra içimden, SDÜ’yü efendim, diye kaçamak bir cevap vermek geldi. Kafası karışan soru sahibi, “O da neresi?” diye sormak zorunda kaldı. Gülümseyerek, ‘Sert Darbeler Üniversitesi’ dedim. İçin için gülüyordum; yakalandığım çengelden mizah yoluyla kurtulmuştum. O günden beri bu soruyu hep böyle yanıtlıyorum.”
Otuzlarının ortasındaki evli bir çift, “Siz ikiniz ne zaman çocuk sahibi olacaksınız?” sorusunun artık kendilerine bıkkınlık verdiğinden söz etmişti. En çok, şoka uğramış gibi yapıp, “Aman Tanrım” diye çığlık atarak “Unuttuğumuz bir şey olduğu belliydi!” diye haykırma önerisini tuttular. Aşırı kişisel sorulan, “Bunu niçin soruyorsunuz?” diye sorarak da savuşturmalar mümkündü. Bu sert karşı hamle genellikle insanları sorgulama sınırını aştıklarının hemen farkına varmasını sağlar.
 Şoka Uğramak mı, Hafife Almak mı?
 “İnsanın, şoka uğramak yerine hafife almayı öğreninceye kadar belki de oldukça yaşlanması gerekiyor.”
                                                                                                                                      - PEARL S. BUCK
Tongue Fu ise, birisi duyarsız davrandığında şoka uğramak yerine hafife almayı şimdi öğrenmenin önemli olduğundan yola çıkar. Uygunsuz şeyler söyleyecek insanlar her zaman olacaktır. İğnelerini, siz izin vermediğiniz sürece size batırmaları söz konusu olmayacaktır. Kendinize kaim bir zihinsel deri yaratın.
 “Birisi, ‘Üff... Ama da kilo almışsın!’ dediğinde ne diyeceğimi bilemiyorum. İnsanlar ‘Birkaç kilo daha eklemişsin galiba, ha?’ diye yorum yaptığında bu beni gerçekten üzüntüye boğuyor. Ne diyebilirim?” Bir kadının sesinde bunu sorarken yansıyan ıstırabı hiçbir zaman unutmayacağım.
 Eğer size bu eziyeti reva gören kişinin dedikleri doğruysa, hafifçe gülümseyerek “Doğru söylüyorsun” dedikten sonra, konuyu değiştirebilirsiniz. Kendi kendinizi alaya alan bir mizaha başvurarak şöyle de yanıtlayabilirsiniz: “Evet, rejime girince böyle oluyor!” ya da “Şişman değilim, sadece ben enime uzandım.” Eğer kişi özellikle kaba davranıyorsa, “Bunu hepimiz yapmıyor muyuz?” diyerek, kendisini de sorumlu tutmayı deneyebilirsiniz. İşin sırrı, diğer kişinin konu dışı sözlerine kapı­lıp ona ikinci bir yorumda bulunarak devam etme fırsatım vermemektir. Sadece dengeli bir yaklaşımla yanıtlayın ve sohbeti başka bir konuya kaydırın.
İkinci çocuğunu doğurduktan birkaç ay sonra hâlâ oldukça kilolu olan, bir bayan, sık sık “Çocuğunu doğurdun sanıyordum” ya da “Gene mi hamilesin?” türünden yersiz yorumlar yapan kişilerle karşılaştığını anlattı. Söylediğine göre, bu üzücü sözler karşısında susup kalmak yerine, kamına hafifçe vurarak ve bir yandan da Groucho Marx gibi kaşlarını oynatarak, “Bunlar geriye kalanlar, tatlım!” diye mukabele ediyor ve sonra başka bir konuya geçiyordu.
Kahkaha atmanın gücünü öğrenmenin yaşı yoktur. Bunun için hiçbir zaman çok yaşlı ya da çok genç sayılmazsınız. Nohut gibi bir soyadımız olduğu için, her iki oğlumuzla da okulda çok dalga geçtiler. Sınıf arkadaşlarının kendilerine, Nohut cuk diye takılması onlara çok utanç veriyordu. Eğer buna karşı nükteli bir cevap bulabilsek, sözlü darbelerin hemen duracağını çok iyi biliyorduk. Gerçekten de, oldukça uzun süren bir beyin fırtınasından sonra Ahmet ile Ali mükemmel bir yanıt buldular: “Bizim soyadımız böyle. Buyurun, istediğiniz gibi tüketin!” Takılmalar şıp diye kesiliverdi. Size utanç veren bir özelliğiniz varsa, bununla dalga geçenlere söylenecek en doğru şeyi bulabilmek için arkadaşlarınızın yardımına başvurun ve hüznü sevince dönüştürün.
Yorum Yok
“Kapalı bir ağız yekûn biriktirmez.”
                                                                                                                                         -TONGUE FU DÜŞÜNCESİ
Örneğin, “Karını dövmekten ne zaman vazgeçtin?” türünden açık saldırılara hiçbir zaman itibar edip yanıt vermeyin. Niçin? Bunu en iyi Bob Monkhouse açıklamıştır: “Sükût sadece altın olmakla kalmaz, aynı zamanda nadiren yanlış yorumlanabilir.” Hatta “Buna bir cevap vermeyeceğim” bile demeyin. Zokayı bir kez yutarsanız, sizi hemen iğneli sözlerin oltasında sallandırıverirler.
 Bunun yerine imayı bağlantılı başka bir konuya yönlendirin. Ünlü bir film yıldızı televizyondaki bir gece yarısı sohbetinde bunun harika bir örneğini vermişti. Ev sahibi sunucu yıldızın film kariyeri hakkında son derece yersiz bir imada bulunmuştu. “Bütün filmlerinizde hep bir taşbebek olarak göründünüz, öyle değil mi?”
 'Bütün sanat yaşamını bir çırpıda süpürüp atan bu nitelendirmenin artisti son derece üzdüğü açıktı, ama kendisi on beş dakikayı bu kalıp üzerinde tartışarak ziyan etmeye hiç de niyetli değildi. Filmlerde oynadığı rollere ilişkin değerlendirmesini tartışmak (ve böylece daha da pekiştirmek) yerine, hafifçe sunucuya dönerek açık bir ifadeyle, “Söz filmlere gelmişken, son filmimden bir parça görmeyi arzu eder miydiniz?” diye sordu. Ev sahibinin rezil olmasına yol açmadan, getirdiği yorumun bir kısmını doğrudan alıp çok daha yapıcı bir konuya atlayıvermişti.
 
Hemen Sor
Yükleniyor...