Tarih: 14.03.2023 09:00
Sorun yaratan bir başka sözcüğü daha öğrenmek ister misiniz?
Bu problem ya da sorun sözcüğüdür. Bilimciler ve matematikçiler açısından bu sözcük sadece “araştırılması, üzerinde düşünülmesi ve yanıtlanması gereken bir soru” anlamına gelir ve olumsuz bir çağrışım yapmaz.
E olumsuz bir çağrışım yapmaz. Çoğu insan için ise, problem sözcüğü dert anlamına gelir. Sözlükler problemi, “kafa karışıklığı, sıkıntı ya da rahatsızlık kaynağı” olarak tanımlamaktadır. Bu kelimeyi günlük konuşmalarda kullandığınızda, diğer kişi, öyle olmasa bile, bir şeylerin yanlış gittiğini düşünecektir. Dinleyicinin kafası karışacak, canı sıkılacak, rahatsız olacak ve işiniz zorlaşacaktır.
Problem Yanlış Bir Şey Var Anlamına Gelir
“Eğer elinizdeki tek alet bir çekiçse, her problemi bir çivi olarak görmeye başlarsınız.”
- ABRAHAM MASLOW
Bu Unutulacak Sözden ilk bahsettiğimde butik sahibi bir katılımcı gülmeye başladı. Şunu anlattı: “Geçen ay bir girişimcilik kursuna katılmıştım ve dolaşarak yönetim anlayışı üzerine konuşuyorduk. Konuşmacı, eğer bütün gün masamızın üzerindeki yazı-çizi işlerinin ardına saklanırsak, ön cephedeki elemanlarımızla teması yitireceğimiz için yöneticilik görevimizi yerine getiremeyeceğimizi anlatıyordu.
“Bu benim açımdan da geçerliydi, gerçekten bütün gün bir kâğıt yığını altında gömülü kalıyordum. O yüzden, kendi kendime, birkaç saatte bir odamdan dışarı çıkıp satış bölümüne inmeye ve elemanlarımla görüşmeye söz verdim. Yanlarına gittiğimde onları nasıl selamladığımı tahmin edebiliyor musunuz? ‘Bir problem var mı?’ Bu durumda devamlı yakınmalarla karşılaşmamda şaşılacak bir şey yok. Bundan böyle iletişimi başlatabilmek ve bana sadece eksiklikleri değil, olan biten her şeyi anlatmalarını yüreklendirmek için şöyle diyeceğim: ‘Ne var, ne yok?’ ya da ‘Gününüz nasıl geçiyor?’ ”
Açık mı, Yoksa Baskıcı İletişim mi?
“Güçlü bir etken yerinde bir deyiştir. Böyle son derece yerinde deyişlerle karşılaştığımızda üzerimizde hem fiziki hem de manevi etkileri olur.”
- MARK TWAIN
Ebeveynler için düzenlediğimiz bir seminerde bir adam pişmanlık içinde başını sallayarak şunları anlattı: “Keşke bunu dün gece biliyor olsaydım. Yetişkin oğlumla fazla bir şey konuşmaz olmuştuk. Telefon edip, ‘Baba, seninle konuşabilir miyiz?’ diye sordu. Ne cevap verdim dersiniz? ‘Tabii, oğlum. Sorun ne?’ Şimdi görüyorum ki, bu yanıttan benim yaşlı babasını ancak bir şey yanlış gittiğinde aradığını düşündüğümü sanmış olsa gerektir.”
Twain’in de gözlediği gibi, sözcüklerin fiziksel olduğu kadar manevi etkileri de vardır. Problem sözcüğünü aşırı kullanmanız insanların şevkini kırabilir ve sizden uzak durmaya başlamalarına yol açabilir. En iyisi bu kelimeyi idareli olarak ve sağduyulu kullanmaktır.
Hem Kelimelerinizi, Hem de Dış Görünüşünüzü Değiştirin
"Hayatımız düşüncelerimizin eseridir.”
- MARCUS AURELIUS
Dış görünüşümüz de kelimelerimizin eseridir. Bir perakende satış uzmanı şunları anlattı: “Bizim mağazada bu fikrin değişik bir biçimi çok başarılı bir şekilde kullanıldı. Şikâyet Bölümümüzün adını değiştirdik ve Kalite Güvencesi adım taktık. Bu ad değişikliği bu bölümde çalışan insanların hem moralini hem de performansını yükseltti. Önceden bütün işleri problem saptamak ve çözmekle ilgili olduğu için yıpratıcı geliyordu, şimdi ise işlerini mükemmeliyeti sağlamak olarak görüyorlar. Aldıkları her yorum hizmet ve ürünlerimizin kalitesini artırmak için bir fırsat oluyor. Çabalarını artık şirketimizin saygınlığına olumlu bir katkı olarak gördükleri için, yaptıkları işten onur duyuyorlar.”
Problem sözcüğünü olumlu cümlelerle ikame ederek herhangi bir görüşmeyi olumlu bir yöne kanalize edebilirsiniz. Aşağıda bazı örnekler bulacaksınız:
ÖNCE
“Shirley, sekreterim aradığını söyledi. Sorun ne?”
“Artık işimize dönelim. Toplantıya son vermeden, tartışmamız gereken bir problem kaldı mı?”
“Cuma öğleden sonra erken çıkmanızda sorun görmüyorum.”
“O müşteriye davranışınızla ilgili bir problemim var.”
“Sorun değil, sadece görevimi yaptım.”
“Senin problemin ne, bilmek istiyor musun? Sadece kendini düşünüyorsun.”
SONRA
“Merhabe Shirley, hangi konuda konuşmak istiyordun?”
“Toplantıya son vermeden önce, dikkate almamız gereken başka bir konu var mı?”
“Elbette, Cuma öğleden sonra erken çıkabilirsiniz. Bunu hak ettiniz.”
“Bay Mappano ile ne oldu?”
“Rica ederim, yardımcı olabildimse ne mutlu” ya da “Benim için bir zevktir.”
“Çevrendeki insanlara biraz daha özen gösteremez misin?”
Kocasıyla birlikte küçük bir çiçekçi dükkanı işleten Kathryn, bu fikrin kocası üzerinde kalıcı bir etki yarattığını anlattı: “Problem sözcüğünü sık sık kullanmasının hayatı algılayışını nasıl kararttığının hiç farkında değildi. Harry için her şey bir problemdi.
“Teslimattan dönüp işler nasıl gidiyor diye sorduğumda hep, ‘Problem üstüne problem çıktı’ derdi. Ya da ‘Niçin herkes kendi problemlerini benim üstüme yıkıyor’ diye söylenirdi. Elemanlarımızdan biri yanma gidip kendisiyle bir şey konuşmak istediğini söylediğinde, hemen ‘Sorun ne?’ diye sorardı. Konuşmalarımızı her zaman, ‘Tartışmamız gereken başka problem var mı?’ sözüyle bitirirdi. Bir müşteri ısmarladığı buketi aynı gün eline ulaştırıp ulaştıramayacağımızı sorduğunda, ‘Bu benim için bir problem değil’ ya da ‘Bunda problem var’ diye yanıt verirdi. Dün akşam üstü, kızımız erken ayrılmasına izin verdiğimiz için teşekkür ettiğinde, kendisini üstün körü bir ‘Problem değil’ ile uğurladı.”
Kathryn’in anlattığına göre, eşi problem sözcüğünü kullanmayı masum bir alışkanlık haline getirmişti, bunun sonuçtaki zararlı etkisinin bilincinde değildi.
Şöyle devam etti: “Sizin bir kasetinizi satın aldım ve işe giderken yolda dinledik. Problem sözcüğünden söz ettiğiniz bölümde, Harry hiç sesini çıkarmadan dinledi. Sonra bana dönüp, ‘Ben de böyle yapıyorum, değil mi?’ diye sordu. Bundan böyle ‘problemsizleşmeye’ söz verdi ve bunun etkisi çok büyük oldu. ‘Takip edilme kompleksiniz var diye, herkesin sizi yakalamak için sokağa çıktığını mı kabul edeceğiz?’ deyişini duymuşsunuzdur. Harry’nin durumu da böyleydi. Bu ‘problemli’ kelimeyi çok sık kullanması, hayatı bir yük gibi görmesini, kendisine yüklenmek için ortaya çıkmış didişmelere galebe çalmak için verilen aralıksız bir mücadele gibi almasını getiriyordu. Bu karamsar kelimenin ortadan kalkmasıyla daha olumlu bir görünüm kazandı. Değişimi ailemiz kadar müşteriler de fark etti.”
Çektiklerimi Kimse Bilemez
“Tutumumuz dünyamızı renklendiren tebeşirlerdir.”
-ALLEN KLEIN
Klein’in sözlerine katılıyorum ve kullandığımız sözcüklerin de tutumumuzu renklendiren tebeşirler olduğunu düşünüyorum.