Blog yazılarımızı okumak için tıklayın

Mutluluğun Sırları - Kavgaları Yatıştırın

Tarih: 18.03.2023 09:00
Mutluluğun Sırları - Kavgaları Yatıştırın
Bir kavgayı ayırmak zorunda kaldığınızda diplomatik bir şekilde nasıl müdahale edebileceğinizi biliyor musunuz?
Bir keresinde Honolulu polis teşkilatına bir Tongue Fu semineri sunarken, deneyimli bir polis memuru katılımcılara karı-koca kavgasına tutuşmuş çiftleri nasıl yatıştırdığını anlattı. Şöyle konuştu: “Ben olay yerine vardığımda söz konusu kişiler genellikle çılgına dönmüş haldedir, iki taraf da olayla ilgili olarak önce kendi anlatımını dinlememde ısrar eder. Sinirleri gerilmiş, sabırları tükenmiş durumdadır
“Zamanla, insanların birbirlerinin boğazına sarılmış olduğu durumda yapabileceğim en iyi şeyin not almak olduğunu gördüm. Not defterimi çıkarıp şu sihirli sözcükleri söylüyorum: ‘İkinize de sıra gelecek. Şimdi sayın bayan (ya da bay), önce siz buyurun. En baştan başlayarak ne olup bittiğini bana anlatın.’ ”
Atıp Tutmak mı, Rapor Etmek mi?
 “Tartışma bilgi değiş tokuşu; münakaşa ise duygu değiş tokuşudur."
                                                                                                                                                    - ROBERT QUILLEN
Polis memuru sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar birbirlerine bağırırken olumlu bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Oysa olanları en baştan kronoloji çıkarır gibi anlatmak zorunda kaldıklarında, kavganın tarafları önce durup düşünüyor, yavaşlıyor ve olaylar zincirini yeniden kuruyorlar. Birbirlerine atıp tutmak yerine rapor etmeye başlıyorlar. Böylece kızgın kafalar duygusal mantık çerçevesinden uzaklaşıyor
“Ağızlarından çıkanları bir başkasının yazmakta olması, onları ağzı bozuk olmalarının başka insanlar tarafından nasıl algılanacağı konusunda da uyarıyor. Yakası açılmadık sözlerinin kayda geçmesinin kendi çıkarlarına olmayacağının farkına varıyorlar. Böylece sövmeye son vermeye yöneliyorlar.
“Not tutmak, insanları düzensiz bir şekilde konuşmak ve aynı şeyi tekrar tekrar söylemekten de alıkoyuyor. Aynı şeyi üçüncü kez yinelemeye kalktıklarında şöyle diyorum: ‘Bunu şuraya not etmiştim, daha sonra ne oldu?’ Sonunda her şeyi yazdıktan sonra, kendi anlatımlarının doğru dinlenmiş olduğundan emin olmaları için, hepsini kendilerine bir kere daha okuyorum.”
Aşağılanmayı Sineye Çekmeyin
“Kabalık, zayıf adamın güçlü taklidi yapmasıdır.”
                                                                                                                                                            - ERIC HOFFER
Atölye çalışmalarıma katılan bayanlardan biri, avukatının kendisine, eski eşi kendisini ne zaman rahatsız etmeye çalışırsa hemen not tutmasını önerdiğini anlattı. “Eski kocam çok ağzı bozuk birisiydi. Kendimi hep parmaklarımın ucunda yürür gibi hissederdim, ne zaman neye kızacağı hiç belli olmazdı. Kendimi savunmaya çalıştığımda daha da saldırganlaşırdı. Ben boyun eğip istediğini yapıncaya kadar küfürlerini sürdürürdü.
“Avukatım yanımda her zaman kâğıt kalem bulundurmamı ve dediklerini not etmemi önerdi. Bundan sonra, bana ilk saldırdığında hemen not defterimi çıkardım. ‘Allah’ın belası, sen ne yaptığını sanıyorsun?’ diye haykırdı. Sakin bir şekilde, ‘Söylediklerini yazıyorum.’ ‘Bu saçmalığı niçin yapıyorsun?’ ‘Niçin dersin?’ dedim ve çenesi kapandı. Hezeyanlarının bu tutanaklarının mahkemede kendisine karşı delil olarak kullanılabileceğini kavramıştı. Böylece, öfkesini benden çıkartmaktan vazgeçti.”
Bu kadının durumu aslında aşırı bir örnektir, ama öyküsü söylenenleri kaydetmenin ne kadar yararlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Not tutmanın sadece cezalandırma amacıyla yapılması gerekmiyor. Not tutulması insanlara, “Söyledikleriniz size karşı kullanılabilir ve kullanılacaktır” diye hatırlatarak onları gaddarca sözler söylemekten alıkoyar ve nazik konuşmaya davet eder
Geçenlerde havaalanında bu tekinki kullanma fırsatım oldu. Arabamı sinyal lambaları yanar şekilde yolun kenarına çekmiş bagajımı yüklüyordum. Bir güvenlik görevlisi yaklaştı. Görünüşünden kafasının bir şeye kızmış olduğu belliydi. Yumruğuyla kaportaya vurarak, “Bu kahrolası arabayı kaldırım kenarından çek! Burada park edemezsin” diye bağırdı. Kendisine arkadan eşimin birkaç büyük bavulla gelmekte olduğunu, sonra hemen kalkacağımızı açıklamaya çalışırken, hiddetle gözlerini devirerek, “Saçma!” diye püskürdü, “Levhayı görmüyor musun?”
Stresli çalışma koşullan yüzünden sabrının son sınırına kadar gerilmiş olduğunu anlıyordum, ama bu gene de böyle bir lisan kullanmasını, benimle bu tonda konuşmasını haklı göstermezdi. Önce şaşkınlığa düştüm, sonra çantamı açıp içinden bir kalem ve bir parça kâğıt aldım ve kibarca ama net bir dille, “Affedersiniz, biraz önce ne demiştiniz?” diye sordum. Göz göze geldik. Bu kötü davranış örneğinin amirine şikâyet edilmesinin işine gelmeyeceğini ve kesinlikle haksız olduğunu fark etti. Yüz ifadesi değişti. “Lütfen, bagajlarınızı yükler yüklemez bu şeridi boşaltın” dedi ve gitti.
Yanlış Davranışları Belgeleyin
‘‘Eylem, umutsuzluğa kapılmanın karşı kutbudur.”
                                                                                                                                                                - JOAN BAEZ
Joan Baez’in sözünü biraz değiştirerek söylersek, belgelendirme saygısızlığın karşı kutbudur. Seminerlerimizden birinde bir personel yöneticisi yasadışı ya da uygunsuz davranışları kaydetmenin önemine işaret etti. “İş görenlerimizden biri bir başkası hakkında bir şikâyette bulunduğunda, saldırgan davranışın kesin tarihi, saati ve niteliği belgelenmemişse harekete geçmek zor oluyor. Çalışma arkadaşlarınızdan biri diğer elemanlara ya da müşterilere kötü davrandığında bunu hemen şefinize bildirmeyin. Sizin ağzınızdan dinleneceği için öznelliğinize verilebilir. İddialarınızı yazılı hale getirin, kimin ne zaman nerede kime ne söylediğini olduğunca aynen yansıtmaya çalışın. O zaman, şefinizin araştırma yapabilmesi için elle tutulur kanıtlan olacaktır. ”
Aynı oturumdaki bir öğretmen bunu onayladı: “Eskiden çocukları yanlış bir davranışta bulunduğunda velilerine telefon edip durumu anlatırdım. Genellikle çocuklarını savunur ve onla haksız yere suçladığım gerekçesiyle bana kızarlardı. Şimdi öğrencilerimden biri terbiyesizlik ettiğinde olanla ayrıntılı şekilde bir kâğıda yazıp velisine göstermesi için yanma veriyorum. Not, olan bitenin nesnel bir dökümü oluyor ve velilerin benimle dalaşmak için bahane aramak yerine somut olgulara yönelmesine yardımcı oluyor.”
 
Hemen Sor
Yükleniyor...