Blog yazılarımızı okumak için tıklayın

Mutluluğun Sırları – 29 Olumlu Bir Bakış Açınız Olsun

Tarih: 29.03.2023 09:00
Mutluluğun Sırları – 29  Olumlu Bir Bakış Açınız Olsun
İşler istediğiniz gibi gitmediğinde kendinize ne dersiniz? Yıllar önce bir devlet kuruluşu için bir eğitim çalışması yürütmekle görevlendirilmiştim. Kadrosu az, iş yükü çok olan bölümün müdürü, bazı formların kayıt ve dosyalanmasında on sekiz ay geriden gittiklerini anlattı. Haftanın her günü dairenin önünde uzun kuyruklar oluşuyor, insanlar daha mesai saati başlamadan gelip ellerinde evrakları beklemeye başlıyordu. Kendisine bu kadar bunaltıcı koşullara nasıl dayanabildiğim sordun. “Bunun için bir felsefenizin olması gerekir” dedi. ' Akıllı kadın. Bu çalışkan yöneticiyle tanışma zevkini tattığım günden beri, insanlara “Felsefeniz nedir?” diye sormak hoşuma gidiyor. Çünkü bu, hayatı yaşama tarzlarını anlamanın anahtarını oluşturuyor. Friedrich Nietzsche şöyle demişti: “Yaşamak için bir nedeni olan her şeye katlanır.” Sizin yaşama nedeniniz nedir? İnsanların ve zamanın sınavından geçebilmek için bir felsefeye özellikle ihtiyacınız vardır. Duygusal tepkilerinizi, sizi sabote etmek yerine desteklemeleri için yeniden programlamanız önemlidir. Olumsuz bir şey olduğunda yapıcı felsefeniz devreye hemen girer ve meydan okumalara öfkeyle değil, itidalle yaklaşmanıza yardımcı olur.
Felsefeniz Size Hizmet mi Ediyor, Yoksa Stres mi Veriyor?
 “Kişinin felsefesini en iyi şekilde sözleri değil, yaptığı tercihler ifade eder. Uzun vadede yaşamlarımızı ve benliğimizi kendimiz biçimlendiririz. Bu süreç ölünceye kadar devam eder. Ve yaptığımız tercihlerden son tahlilde kendimiz sorumluyuzdur.”
                                                                                                                    - ELEANOR ROOSEVELT
Holocaust’dan sağ çıkabilenlerden birisi olan Victor Frankl yaşadıklarım Man ’s Search for Meaning (însanm Anlam Arayışı) adlı kitapta toplamıştır. Bu ince kitap, Amerikan Kütüphaneler Birliği tarafından bütün zamanlann en iyi on kitabından biri olarak seçilmiştir. Frankl, kitabında yaşadıklarınızı seçme ve kontrol etmenin her zaman mümkün olmadığı, ama nasıl tepki göstereceğinizi seçmenizin her zaman mümkün olduğu sonucuna varır. Bir toplama kampında tutulmayı kuşkusuz kendisi seçmemişti ve kendisine yapılanları kontrol edebilecek durumda değildi, ama bu korkunç yaşantıdan birlikte alıp götürebileceği tutumu kendisi seçebilmişti. Nefret beslemeyi tercih etmemişti. Hayatını sürdürmeye ve kendisini öteki insanlar için olumlu bir fark yaratmaya adamaya karar vermişti. Ruhi bakımdan sağlıklı bir yaşam tarzının köşe taşını oluşturduğuna inandığım için, Frankl’in felsefesini her Tongue Fu çalışma grubunda gündeme getiriyorum. Size yapılanları seçme olanağınız her zaman olmaz - bir araba kazasında yaralanabilirsiniz, evinizi sel alıp götürebilir, işyeriniz kapatılabilir ama nasıl tepki göstereceğinizi seçebilirsiniz. Bu felsefenin ürkütücü ama son tahlilde heyecan verici bir örneğini oğlum Tom’un sağlayacağı, ne kadar düşünsem aklıma gelmezdi. Bezbol Yıldızlar Ligindeki sezonun son maçını kutlamak üzere ailecek bir restorana akşam yemeğine gitmiştik. Biz çocukların birbirlerinin maçtaki vuruşlarıyla eğlenmesini izlerken, garson kahve fincanımı yeniden doldurmak üzere masamıza geldi. Tam o sırada ayağı kaydı ve elindeki içi kaynar kahve dolu kap üzerimize boca oldu. Üstüme sıçrayan damlalardan acıyla haykırdım. Sıcak kahve bezbol giysilerinden süzülüp vücudunu haşladığı için Tom da ağlamaya başlamıştı. Sıcak sıvı bacak derisini kavurup ikinci derece bir yanığa yol açmasın diye, Tom’un pantolonunu hemen çıkardık. Ambulansta hastaneye giderken Tom, “Niçin ben? Ne suçum vardı? Niçin böyle oldu?” diye ağlamaya devam ediyordu. Biz kendisini rahatlatmaya çalışırken acil bölümündeki doktorlar da ilaçlarım verip yaralarını sardılar. Manley Hail, “Bir ilke eylemde cisimleşmedikçe hiçbir zaman yararlı ya da canlı veya yaşamsal olamaz” demişti. Tom işte tam bunu yaptı. Talihsiz kazanın ertesi günü küçük kardeşi okula gitmeyip onunla birlikte evde kaldı (büyük fedakârlık) ve Tom’un her ihtiyacını karşıladı, birlikte çeşitli oyunlar oynadılar. Bir sonraki gün sınıf arkadaşlarından üzerine süslü harflerle “Seni özlüyoruz”, “Çabuk dön”, “Sensiz tadı yok” yazıları yerleştirilmiş harika bir paket aldı. Arkadaşlarından kendisini ne kadar sevdiklerini gösteren böyle beklenmedik bir armağan almasının Tom için anlamı çok büyüktü. Oysa daha iki hafta evde kalması gerekiyordu. Ne mutlu ki, Tom hiçbir yara izi kalmadan iyileşti. Şimdi dönüp bu deneyimine baktığında kötü şeylerden iyi şeyler çıkabileceğini ve çıktığını çok iyi biliyor. Bu dersi bütün hayatı boyunca birlikte taşıyacak.
“Niçin Ben?” Demek “Bela Benim” Demekle Eşanlamlıdır
 “Hayat bir iskambil oyununa benzer. Elinize gelen kartlar determinizmi temsil eder; onları nasıl oynadığınızsa özgür iradenizi.” - CAVAHARLAL NEHRU
İşler yanlış gittiğinde evrensel otomatik tepki “Niçin ben?” sorusu olur. “Ben bunu hak etmedim” ya da “Bu adil değil” gibi kızgın yakarmalarla kaderinizi suçlamaya devam ederseniz, kendinizi kurban gibi hissetmeyi sürdürürsünüz. Dünyayı, masum insanların kötü şeylerle kuşatılmış olduğu acımasız bir ortam olarak algılarsınız.
Ann Landers okuyucularına şunu tavsiye ediyor: “Dertleri hayatınızın kaçınılmaz bir parçası olarak kabul edin ve kendinize şu en rahatlatıcı sözü söyleyin: Bu da geçer.” İşler yanlış gittiğinde umutsuzluk içinde debelenmek yerine, bu sıkıntının geçici olduğunu ve daha iyi yarınlar ummak için sayısız neden olduğunu hatırlamalısınız.
Tersliklere Geniş Açılı Bir Mercekten Bakın
 “Hayatı art arda gelen bir dizi dert ve sıkıntı olarak görebileceğimiz gibi, bir hazine birikimi olarak da görebiliriz. Bu tercihimize kalmıştır." – ANONİM
İş Hayatındaki Terslikleri Dengelemek
“Eğer herhangi dışsal bir olgu size sıkıntı veriyorsa, çektiğiniz acı o şeyden değil, sizin ona ilişkin tasavvurlarınızdan kaynaklanıyordur; ve siz her an bunu iptal etme gücüne sahipsinizdir.”
                                                                                                                                    - MARCUS AURELIUS
Eğer bir büroda çalışıyorsanız, bir takvim daha alma ve herkesin erişebileceği bir yere asma. Çalışma arkadaşlarınızdan, günlük girişleri yapmak üzere aralarında işbölümü yapmalarını rica edin. Firmanızın kazandığı bir ihaleyi, şefiniz için düzenlediğiniz sürpriz bir doğum günü partisini, bir müşterinizin sizi teşekkür etmek için aramasını, zamanında yetiştirilmiş önemli bir projeyi, üstün hizmet için aldığınız bir ödülü kaydedin. Tersliklerle karşılaştığınızda, zor müşterilere muhatap olduğunuzda, bilgisayar sisteminiz kilitlendiğinde, takviminize bakıp bu sinir törpüleri yerine zaferlerinizi hatırlayın. Takvim sayesinde çalışma ekibiniz karşılaştığı belalardan çok elde ettiği kazanımlar üzerinde yoğunlaşabilir. Böylece, iş hayatın günlük bir parçası olan krizleri dengelemesi mümkün olur. Ekip toplantılarında ayda bir takvimi öne koyup elemanlarınıza kaydettikleri ilerlemeyi, yarattıkları farkı hatırlatın, çabalarının bir anlam taşıdığım görmelerini sağlayın.
“Gelin, birbirimize karşı daha nazik olalım.” - ALDOUS HUXLEYÎN SON SÖZLERİ
 
Hemen Sor
Yükleniyor...