Tarih: 11.03.2023 09:00
Birisi bir yanlış yaptığında ne yaparsınız? Ne yapması gerektiğini söyleyerek düzeltir misiniz?
İnsanlara “Yapmalıydın, Etmeliydin” Demeye Son Verin “
Deneyimden bilgece yararlanırsanız hiçbir şey zaman kaybı değildir.” - AUGUSTE RODIN
“Hepimizin zaman zaman yanlış yaptığını gördüm. Senin tavsiyen ise bana koçlukla eleştirmenlik arasındaki farkı gösterdi. Şimdi birisi bir yanlış yaptığında, şöyle yapmalıydın diye üstüne yürümüyorum. Hemen bir dahaki sefere ya da bundan böyle nasıl doğru yapabileceğini anlatmaya başlıyorum.”
Ders Çıkarmaya Çalışın
"Üzüntüye düşünce bir şey öğrenin." –MERLIN
Birisinin size şöyle dediğini düşünün: “Önce bu raporu hazırlamanız gerekiyordu.” “Bu gündemi bana fakslamış olmanız gerekiyordu.” “Arabanızı daha önce getirmiş olmalıydınız.” Kendinizi azarlanıyormuş gibi hissetmez misiniz? Bu tür olay sonrası tavsiyeler kızgınlık yaratır, çünkü iş işten geçmiştir. Söylenenler doğru bile olsa incelikten yoksundur. Şöyle yapmalıydın sözü, baba ya da annenin ortalığı altüst etmiş olan çocuğunu işaret parmağını kaldırıp kınamasının sözel bakımdan aynısıdır. Sizi geçmiş için cezalandırmak yerine, o kişi gelecek eylemlere yönelse kendinizi çok daha iyi hissetmez misiniz? Önce sizi yanlış yaptığınız için cezalandırmak yerine, gelecekte aynı yanlıştan kaçınmak için neler yapabileceğinizi size anlatsa? “Bir dahaki sefere raporu önceden hazırlarsanız işleminizi çok daha çabuk sonuçlandırabiliriz.” “Gelecekte lütfen gündemi bana önceden fakslayın.” “İleride yağ göstergeniz yandığında arabanızı getirirseniz motorun bir ziyan görmemesi için elden geçiririz.”
Utandırmak mı, Davranışı Biçimlendirmek mi?
“Eğitimin sırrı öğrencilere saygı duymakta yatar." - RALPH WALDO EMERSON
Bir seminerde katılımcılardan biri şöyle dedi: “Kınamak yerine koçluk etmek, sanıyorum liderliğin önemli bir özelliğidir. İlk şefimin masasının üzerindeki bir levhada şöyle yazılıydı: HER DENEYİM RUH İÇİN BİR EĞİTİMDİR. Şefim bana insanları utandırmak yerine davranışlarını biçimlendirmeyi öğretti. Elemanlarım bir yanlış yaptığında kendilerine söyleneni niçin yapmadıklarını dilime dolamak yerine, yanlışı gidermek için şimdi ne yapabileceklerini kendilerine soruyorum. “Geçen hafta bunun bir başka örneğini yaşadım. Yeni elemanlarımızdan biri yazılım programını yanlış kullanarak bilgisayar sistemimizi felce uğrattı. Üstüne üstlük daha önce yedekleme disketlerine kaydetmemiş olduğu için bütün dosyalarımız silinmişti. Şöyle yapmalıydın cümleleri hemen dilimin ucuna geldi: ‘Veri tabanına nasıl girileceğini bilmediğini önceden bize söylemen gerekirdi.’ ‘Ekran karıştığında bilgisayarı kapatmak yerine açık bırakman gerekirdi.’ “Ne iyi ki, hemen aklıma şefimin ‘Utandırma, biçimlendir” sözü geldi. Kızı parçalamak ve asabını bozmak yerine, kendisine bundan ne ders çıkardığını sordum. Bilgisayarı nasıl kullanması gerektiğini bilmediğini itiraf etti, yapmış olduğu tuzlu hata için özür diledi ve hatasını düzeltmek için mümkün olan her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyledi. Kendisine, “kırılan vazonun ardından ağlamanın” bir faydası olmadığını, dosyalarımızı yeniden elde etmek için ne yapabileceğimize bakmamızı söyledim. “Aynı gün daha sonra büroma gelip yaptığı hataya bu tarzda yaklaştığım için teşekkür etti ve sistemimizi bir daha tehlikeye atmamak için bir eğitim kursuna katılmasının mümkün olup olmadığını sordu. Şöyle dedi: ‘Böyle bir şeyi eski işyerimde yapmış olsaydım, patronum hâlâ arkamdan küfrediyor olurdu. Zaten bu nedenden oradan ayrıldım. Kaba davranışlarına katlanamaz hale gelmiştim. Bana insan gibi davrandığınız için size teşekkür ederim.’ ” “Hatanın başarının düşmanı olduğunu düşünmek çok yaygın bir yanlıştır” demişti Thomas J. Watson, “Hata bir öğretmendir, acımasızdır ama en iyisidir. Hatalarınızı sizin için çalışır hale getirin.” Bir dahaki sefere, kendiniz ya da çevrenizdeki birisi bir hata yaptığında, bunun size karşı çalışmasına izin vermek yerine sizin için çalışmasını sağlayın. Can sıkıcı olayları öğretmenler haline getirin, o zaman tatsız birisi olmak yerine çok daha iyi bir insan olabilirsiniz.
“Kendi iradesine rağmen ikna olmuş birisi, ikna olmamış demektir.” LAURENCE J. PETER