İçinizdeki hınçtan nasıl kurtulabileceğinizi biliyor musunuz? Birkaç yıl önce koridorun duvarlarını resimlerle donattığında, sekiz yaşındaki oğlum Andrew’ın başı oldukça derde girmişti. Olaydan dolayı aldığı mola sona erip de yanıma geldiğinde, ayağıyla önündeki halının üstünde daireler çizmeye başladı. Affedilmiş olduğundan ve kendisini hâlâ sevdiğimizden emin olmak istiyordu. Sonunda başını kaldırıp tatlı bir sesle, “Anneciğim” dedi, “taze bir başlangıç yapabilir miyim?” Bu basit söz daha sonra evimizde bir gelenek haline geldi. Belki sizin evde de olabilir. İnsanlar birlikte yaşar ve çalışırken hatalar yaparlar. Kendilerini kaybedip ileride pişman olacakları şeyler söylerler, sinirlenirler ve kötü günler yaşanır. Elinizde, çatışma defterlerini kapatıp atmada kullanacağınız sözel bir alet yoksa, bu üzücü öykü tekrar tekrar sizi rahatsız edecektir. Haftalar, aylar, hatta yıllar önce olmuş olayları bir türlü kafanızdan atamayacaksınızdır. Yazar David Viscott’un özlü bir şekilde ifade ettiği gibi, “İncinme yaşlandıkça öfkeye dönüşür.” Bu dertler birikir, söz konusu kişiye karşı normalde beslediğiniz saygı ve ilginin yerini alır ve benzersiz üzüntülere yol açar.
Ya bütün bu teknikleri uygulamanıza rağmen bir şey olmazsa? O zaman zorbanın biriyle, bilinçli ve kasıtlı olarak insanları ayaklarının altına almak isteyen birisiyle karşı karşıyasınız demektir.
İsteklerinizi savunmaya hazır mısınız? Sadece geçerli bir nedeniniz olması yeterli değildir. Önce kendi adınıza konuşabilecek cesareti toplamanız ve sonra fikirlerinizi, karşınızdakini evet demeye yöneltecek bir zamanlama, duyarlılık ve maharetle sunmanız gerekir.
İçinizdeki hınçtan nasıl kurtulabileceğinizi biliyor musunuz? Birkaç yıl önce koridorun duvarlarını resimlerle donattığında, sekiz yaşındaki oğlum Andrew’ın başı oldukça derde girmişti. Olaydan dolayı aldığı mola sona erip de yanıma geldiğinde, ayağıyla önündeki halının üstünde daireler çizmeye başladı. Affedilmiş olduğundan ve kendisini hâlâ sevdiğimizden emin olmak istiyordu. Sonunda başını kaldırıp tatlı bir sesle, “Anneciğim” dedi, “taze bir başlangıç yapabilir miyim?” Bu basit söz daha sonra evimizde bir gelenek haline geldi. Belki sizin evde de olabilir. İnsanlar birlikte yaşar ve çalışırken hatalar yaparlar. Kendilerini kaybedip ileride pişman olacakları şeyler söylerler, sinirlenirler ve kötü günler yaşanır. Elinizde, çatışma defterlerini kapatıp atmada kullanacağınız sözel bir alet yoksa, bu üzücü öykü tekrar tekrar sizi rahatsız edecektir. Haftalar, aylar, hatta yıllar önce olmuş olayları bir türlü kafanızdan atamayacaksınızdır. Yazar David Viscott’un özlü bir şekilde ifade ettiği gibi, “İncinme yaşlandıkça öfkeye dönüşür.” Bu dertler birikir, söz konusu kişiye karşı normalde beslediğiniz saygı ve ilginin yerini alır ve benzersiz üzüntülere yol açar.
Ya bütün bu teknikleri uygulamanıza rağmen bir şey olmazsa? O zaman zorbanın biriyle, bilinçli ve kasıtlı olarak insanları ayaklarının altına almak isteyen birisiyle karşı karşıyasınız demektir.
İsteklerinizi savunmaya hazır mısınız? Sadece geçerli bir nedeniniz olması yeterli değildir. Önce kendi adınıza konuşabilecek cesareti toplamanız ve sonra fikirlerinizi, karşınızdakini evet demeye yöneltecek bir zamanlama, duyarlılık ve maharetle sunmanız gerekir.